Voleybolda teknik mola (technical time out), NBA'de zorunlu mola (mandatory time out) ya da hakem molası (official's time out) ve beyzbol, bovling, kriket gibi çeşitli spor dallarında çeşitli isimlerle çıkar karşımıza endüstriyelleşme.
"...toplumcu karakterden bağımsız, madalya ve kazanma odaklı bir eksende sürdürülmesinin önünü açıyor. Her sayı reklam kokuyor, şirketler seviniyor, parkelerde, formalarda, mola aralarında firmaları izlemekten artık iğrenir hale geliyor, “televizyon molası” adı konulan icadın maçı izlemekten soğutan psikolojik etkisini pratik ediyoruz, defalarca…"
İsmail Sarp Aykurt yazısında 2014 Dünya Şampiyonasını böyle eleştiriyordu ve geçmişi anıyordu. Yazının tamamını okumak için tıklayın.
Milyonlarca liranın havada uçuştuğu, salonların reklam panolarıyla dolduğu, basketbolcuların (spocuların) kişisel sponsorluklardan kazandıklarının maaşlarını geçtiği bir sportif düzende, rekabet paraya göre şekillendiriyor basketbolu. İşte televizyon molası tam da burada devreye giriyor. Elbette reklam molaları bu işin simgesi ama maddiyatın cüreti oyunu keyfine göre bölebilecek seviyeye kadar geldi.Doruk noktasında mıyız bilinmez.
HD kameralar, saniyenin binde milmem kaçı kadar yavaşlatılmış görüntüler, şovlar ve ışıklar. Bu dünya bir yandan bizi cezbediyorken bir yandan da oyunu mahkum ediyor kendine. Eski efsane basketbolcuların yerini "Cinderella hikayeleri" alıyor. Senaryo gerçeğin yerini ne ölçüde aldı? Bilinmez...
dmitri fedorovic
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder