21 Aralık 2014 Pazar

EUROLEAGUE NORMAL SEZONDA GÖZE BATANLAR

2014-2015 Euroleague normal sezonu geride kaldı ve bir önceki yazımızda Fenerbahçe temalı bir değerlendirme yaptık. Şimdi de istiyorum ki ne olduğuna genel bir bakış atalım. Göze batan oyuncuları, normal sezonun ilk 5'ini ve en değerli takımını ve oyuncusunu seçelim.

EN DEĞERLİ TAKIM:
CSKA MOSCOW
CSKA normal sezonu namağlup bitirebilen tek takım. Bunda grubundaki diğer takımların da çok fazla direnç göstermemesinin de etkisi oldu elbette. Buna karşın takım kimyasında en tutarlı oldukları da kesindi. Teodosic 10 maçın yarısını kaçırdı. Buna rağmen De Colo ve Aaron Jackson da hiç onu aratmadı.Teodosic demişken bir anekdot koyalım. Değerlendirmede kapsam dışı kalmıştır kendisi 10 maçın sadece 5inde oynadığı için.
CSKA normal sezonun 10 maçında 88 sayı ortalama ile oynadı ki çok muazzam bir rakam bu. İki maç hariç hep çift hanelerde fark attılar rakiplerine. Sezonun ilk 5ine bu takımdan bir oyuncu seçtik. İsmini şu an zikretmeyelim.

EN DEĞERLİ OYUNCU:
BOBAN MARJANOVIC
Kimisine göre artık modern basketbolda yeri olmayan bir tarza ve size'a sahip Boban fakat performansıyla taraflı tarafsız herkesin takdirini kazandı bu sene. Her maç çift haneli sayı buldu ve toplam 7 double double yaptı. 2 kere haftanın oyuncusu seçilen Boban, sezonu 16.8 sayı 10.7 ribaunt ortalamaları ile bitirdi ve takımının grupta ikinci sırayı almasında en büyük pay sahibi oldu. 

EN SÜRPRİZ TAKIM:
NIZHNY NOVGOROD
Aslında Alba Berlin, Kızılyıldız ve Nizhny arasında gidip geldim bu değerlendirmede ancak Unics Kazan'ı altına alan Nizhny bi adım öne geçti. Sonuç olarak Limoges ve Cedevita'yı altına almasını Alba'nın pek sürpriz sayılmaz. Aynı şekilde Kızılyıldız da çok iyi performanlar ortaya koydu fakat grubunda dişli sayılabilecek bir takım bulunmuyordu.



EN İYİ 5:
BOBAN MARJANOVİC
Yukarıda kendisi ile ilgili değerlendirmeyi yapmıştık.
JAMES ANDERSON
İyi bir takım olan Zalgiris'in en önemli parçası idi. Anadolu Efes'e karşı oynayıp 2 sayı attığı maç hariç her maç istikrarlı ve çift haneli bir katkı verdi takımına. 17 sayı, 5.2 ribaunt ve 2.3 asist ortalamaları tutturdu. %39 ile üçlük attı.
SONY WEEMS
İşte all-around dediğimiz bir oyuncu. CSKA forması ile 9 maçta ortalama 30 dakika süre aldı. 14.7 sayı, 4.7 ribaunt, 4.7 asist yaptı maç başına. %39 ile üçlük atıp %52 ile ikilik attı. CSKA'nın başarısında bana göre en büyük payı olan oyuncu.
DEVIN SMITH
Bu kısıma Goudelock ile Smith arasında bir tercih yapmak zorunda idim ve malesef istikrarlı katkısı ile Devin Smith'i seçiyorum. Devin da yine tek maç hariç sürekli çift haneleri buldu. 9 maçta 31 dakika süre bulup 16.8 sayı, 7.1 ribaunt, 2.7 asist, 1.2 top çalma ile oynadı. Kariyerinin en iyi EL sezonunu geçiren Devin, %71 ile ikilik %37 ile üçlük attı.
TAYLOR ROCHESTIE
Bu pozisyon için de Heurtel ile Rochestie arasında kaldım ve tercihim Taylor Rochestie oldu. Her ne kadar iyi asist rakamları tuttursa da Heurtel, Rochestie oyunun hemen her alanında vardı. 20 sayı ve 5.8 asist ortalamaları tutturdu. Normal sezonun son iki maçını kaçırsa da onu TOP 16'da izleyecek olmak mutluluk verici.

Ante Tomic, Jamel Mclean, Andrew Goudelock, Nemenja Bjelica, Marcus Williams, Thomas Heurtel, Zoran Erceg, Brain Randle, Paulius Jankunas ve Tarence Kinsey gibi oyuncular da kimi değerlendirmelerde bu tarz değerlendirmelerde ilk 5'e girebilecek düzeydeydiler.

Cedi Osman, Hezonja, Mitrovic gibi gençlerin dikkat çekici seviyede çıkışları vardı.

Jan Vesely ve Stephen Lasme ne kadar iyi savunmacılar olduklarını gösterdiler.

Yazar: Dmitri Fedorovic

20 Aralık 2014 Cumartesi

SEZON ŞİMDİ BAŞLIYOR

Bir ilk turun daha sonuna geldik. Daha önce de belirttiğimiz ve tecrübe ettiğimiz gibi ilk turun pek önemi yok Euroleague'de. Hazırlık kıvamında geçiyor ve takımın neler yaptığını, neler yapması gerektiğini göstermesi anlamında önem arz ediyor. Top 16 öncesi izlenimlerimi paylaşmak istedim. Önemli sürece yeni giriyoruz.

Turkish Airlines Euroleague C grubunu 8-2 dereceyle Barcelona'nın ardından 2. sırada bitirdik. Top 16 F grubundaki rakiplerimiz: Anadolu Efes, CSKA Moskova, EA7 Milano, Laboral Kutxa, Nizhny Novgorod, Olympiakos, Unicaja Malaga. İçerideki maçları kazanmak şart. Ben inanıyorum gruptan çıkacağımıza. Tahminim ve umudum zor da olsa 2. olarak çıkmamız.


İlk grubu ikiye ayırmak gerek. İlk 3 maç (özellikle OAKA'da oynanan Panathinaikos maçı) ve sonrası. Sezon başı olması itibarıyla ilk iki maçı kazansak da takımın dağınık görüntüsüne pek aldırmadım. Pana'ya deplasmanda mağlup olmak da olası bir sonuçtu fakat o maç karakter kırıntısı gösteremedik. İzleyenler hatırlar. Çok ağır ve ezici bir mağlubiyet aldık. Daha üzücüsü buna hiç reaksiyon göstermemiş olmamızdı. 





Takım o hezimetten sonra bir kademe yükseltti vitesi. İçerideki Barcelona maçı başa baş gitse de son dakikalardaki akıl almaz hatalarımızdan ötürü kaybettik. Önemli olan bu hatalardan ders çıkartmak. O mağlubiyet takıma daha büyük artı olarak bile dönebilir. En azından ne yapmamamız gerektiğini gördük. Biz salondan/ekran başından bunları görürken Obradovic'in görmemesi söz konusu değil zira. Bu maç da son mağlubiyetimiz oldu grupta. Devamında gelen ivmeyi sonuna kadar götürmeyi başardık.


Derece ve sıralamanın neredeyse hiç önemi yok. Daha önemli olan iki maç vardı ilk turda. OAKA'daki hezimetten sonra içeride oynanacak Panathinaikos maçı ve Barcelona deplasmanı. Mesaj maçı niteliği de taşıdığı için ayrı öneme sahipti bu maçlar. Özellikle de Pana maçı. İki maçtan da alnımızın akıyla çıktık. Panathinaikos'dan OAKA'nın hesabını Ülker Arena'da sorduk ve güzel bir galibiyetle ayrıldık sahadan. Barcelona maçlarının ikisi de son derece keyifli geçti. Deplasmandaki maçta sinmeden başa baş bir oyun oynasak yeter diyordum ben maçtan iki üç hafta önce. Navarro, Oleson gibi isimlerin olmaması ibreyi daha da ortaya döndürdü. Güzel bir oyunla oradan da uzatmalar sonucu galip çıktık. Neyse burayı çok uzattım.





Transfer geyiğine de gireceğim biraz. Pota altı savunması en büyük soru işaretiydi kafamda. Vesely ve yükselen formuyla Semih güzel cevaplandırdılar o soruyu. Tabii istikrar anlamında Semih hala bir soru işareti yaratıyor olsa da ben kendisine ve uzun rotasyonumuza güveniyorum. İkinci soru işareti sosyal medyada da önüne gelenin dillendirdiği oyun kurucu eksikliğiydi. 'Pure' point guard olarak tabir ettiğimiz tipte bir oyuncumuz yoktu, hala da yok. Eğer elit bir isim olmayacaksa ben böyle devam edilmesini daha uygun buluyorum. Takımda topu dağıtabilecek birkaç isim var zaten ve bu da zaman zaman problem olsa da güzel bir hücum esnekliği sağlıyor. Tam saha baskı geldiğinde ve oyun tıkandığında sıkıntısını yaşıyoruz daha çok. Calathes, Teodosic gibi elit bir oyuncu almayacaksak hiç almayalım. Sezon başı pek hesaba katmadığım dış savunmacı eksikliği bence en belirgini. Çöpçü olarak tabir edebileceğimiz bir 3 numara. İyi dış savunmacı iyi şutör bir forvet. Aklıma gelen ilk oyuncu Zoran Dragic mesela. Tabii o Nba'e gitti sadece oyuncu tipini örnekledim. Guard rotasyonumuz çok şişik. Hickman takım iyiyken olumlu gözüktü fakat hala gereksiz. Zira Bogdanovic ve Goudelock var aynı pozisyonda. Hickman'ın yollanıp savunmacı bir 3 numaranın alınması çok faydalı olur. 


Fenerbahçe Ülker bir hücum takımı. Savunmamız da geçen sezonki kadar dağınık değil. Yapısal anlamda birkaç soru işareti vardı sezon başı. Daha net gözlemler yapabildik bu süreçte. 


En büyük artımız NEMANJA BJELICA. Geldiğinden bu yana takımda en sevdiğim oyuncu için söylemiyorum bunu. Çok özel bir oyuncu. Eğer olumlu oynar ve oyun içi devamlılık da sağlarsa takımı kanatlandırıyor. Her anlamda nefes aldırıyor takıma. Yayı açıyor, dribbling yapıyor, saha görüşü pozisyonuna göre çok iyi vs. Pek de anlatmama gerek yok kendisini. Goudelock inanılmaz başladı sezona. Avrupa'nın en formda skorerleri içerisinde ilk üçte sayabiliriz kendisini şu an. Vesely müthiş bir enerji katıyor ve istatistiklerin ötesinde katkı veriyor. Bogdanovic takıma ısındıktan sonra ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu tekrar gösterdi. Semih iyi oynadığı zaman pota altında fark yaratıyor. Hem savunma hem de hücum anlamında. Maç başlarında Semih üzerinden oynuyoruz genelde ve erken faul problemine sokuyoruz bu dönemlerde rakibi.





Maçlar daha ciddi olacak artık. Hücumdaki pas trafiğini maksimize edersek kolay durdurulamayız. Malzeme buna çok uygun. Zaman zaman yaptık ilk turda da ve sonucun ne kadar olumlu olduğunu da gördük. Bunu arttırarak devam edersek ve savunma konstrasyonunu da üst düzeye çekersek ve dış savunmada topa baskıyı etkili şekilde arttırırsak Madrid'e gitmek hayal değil. Yolumuz açık olsun.