16 Eylül 2014 Salı

ÇÖZÜMSÜZLÜK VE KAYBEDİLEN İKİ PUAN


Son yıllardaki en sakin Trabzonspor-Fenerbahçe maçı oynanacaktı. Maçtan önce yine olaylar bekleniyordu. Maç yine tatil edilir mi diye düşünülüyordu. Ancak korkulanların hiçbirisi gerçekleşmedi ve kavgasız, gürültüsüz bir futbol akşamı geride bırakıldı. Bu durum, 90 dakikalık maçın teselli edici tek noktasıydı. Çünkü 90 dakika boyunca ne göze hoş gelen bir futbol vardı ne de gol. Bir önceki gün oynanan Galatasaray-Eskişehir maçına nazire yapıldı adeta. Tatsız tuzsuz bir maçtı. Maç boyunca taktik anlamda en çok takdir ettiğim şey ise Halilhodzic'in eldeki kadro yapısıyla en uygun sonucu almayı bilmesiydi.

Maça Trabzonspor hızlı başladı. Sol kanattan geliştirdikleri atakta son anda Caner kademeye girdi ve golü önledi. Bu hemen maçın ilk dakikası içinde gerçekleşmişti. Açıkçası bu kadar hızlı başlaması maçtan beklentilerimizi artırmıştı. Ancak beklentilerimiz feci şekilde boş çıktı. Trabzonspor'un maç boyunca geriye yaslanıp alan kapatması, Fenerbahçe'nin buna çözüm bulamaması ve kısır geçen bir doksan dakika... Maçın özeti buydu.

Fenerbahçe taraftarının kafasındaki en ciddi soru işaretlerinden birisi, geçen yıla göre takımın tempo kaybı yaşayıp yaşamayacağı. İlk 2 lig maçını dikkate alarak yorum yapacak olursak geçen seneye göre bir tempo kaybı yaşadığımız doğrudur. Ancak mesele tempo değil bence. Sonuçta her teknik adam kendi stilini belirler ve ona göre bir oyun yapısı kurar. Bu takım Aykut Kocaman'la da Ersun Yanal'la da Cristoph Daum'la da Zico'yla da şampiyon oldu. Bu isimlerin hepsi farklı farklı sistemler denedi. Bu farklı oyun anlayışları ve sistemler sonunda zaferi de getirdi. İsmail Kartal bu durumun neresinde olacak? Bunun cevabını şu anda vermek pek mümkün değil. Henüz resmi olarak sadece 3 maç oynadık ve takımda üzerine sistem kurabileceğiniz bir isim olan Diego, ilk kez on birde sahaya çıktı. Hoca da kafasında daha birçok şeyi oturtamamış, bu bariz.

Trabzonspor, neredeyse ilk defa bir araya gelen oyuncularla sahaya çıktı. Sahaya çıkan on birle antrenman yapma fırsatı bile bulamamış Halilhodzic. Bu aslında Fenerbahçe'nin en büyük avantajı olmalıydı ama maalesef Halilhodzic'in etkili savunma anlayışına çözüm getiremedik. Trabzonspor hem takım halinde topun arkasına çok iyi geçti ve merkezi kapattı hem de kanatları tıkadı. Zaten Fenerbahçe bu oyuncu yapısından geçen sene maksimum verimini kanat etkinlikleri sayesinde almıştı. Blok halinde çok iyi kapandı Trabzonspor. Buna karşılık Fenerbahçe çözüm üretmekte çok zorlandı, hatta üretemedi.
Emre'nin maç boyunca topla oynamaları
Caner'in maç boyunca topla oynamaları


Normalde kapanan takımları kanatları kullanarak en rahat şekilde açarsınız. Rakip kanatları da kapattıysa seri şekilde kanattan kanada paslar veya diagonal paslar denemelisiniz. Bu konuda Fenerbahçe'de Emre ve Caner en fazla öne çıkan isimlerdir her zaman. Hem ters kanada çabuk dönüyorlar hem de diagonal pasları sıkça deneyip isabet buluyorlar. Zaman zaman Meireles ve Alves de bunları yapıyor. Karabük maçında da Galatasaray maçlarında zaman zaman bunları yaptı Fenerbahçe ve ciddi şekilde rakip savunmayı açtı. Kanat atakları üretti ve ciddi gol pozisyonlarına girdi. Ancak Fenerbahçe bunları bu maçta bir türlü yapamadı. Yukarıdaki görsellerde de hem Caner'in hem de Emre'nin bunu bu maçta hiç denemediğini açıkça görüyoruz. Rakibin kompakt haldeki savunmasını kanatlar yoluyla aşamadık. Zaten önceki iki resmi maçla son Trabzonspor maçı arasındaki üretkenlik sıkıntısı da saydığım bu seçeneklerin bir türlü sahaya yansıtılamadığının en açık göstergesi.

Bu, Fenerbahçe'nin maç boyunca hücum bölgesinde kullandığı topları gösteren bir görsel. Ağırlıklı olarak ortadan ve sol kanattan yüklenmiş Fenerbahçe. Hücum bölgesinde 162 top kullanmış ve bunların 95 tanesi ortadan ve 42 tanesi sol kanattan. Sağ bölgeden bu kadar az yüklenmemizin nedeni Waris'ti. Gökhan Gönül'ün özellikle de ikinci yarıda oyunun hücum kısmına dahil olmasını engelledi. Hem hızlı hem de teknik bir isim Waris. Bu bölgeden gollük tehlikeler yaşamamızı engellemek için Gökhan oyuna fazla dahil olamadı. Ortadan bu kadar yüklenmemize rağmen üretken olmamızın nedeni ise öncelikle Salih ve Medjani'ydi. Sağ bek orijinli Salih ve Savunma yönü güçlü Medjani sürekli ortadan alan kapattı ve zaman zaman da savunmanın içine gömüldü. Bu da Diego'nun ve Emre'nin verimli olabilmesinin önündeki en önemli etkenlerden biriydi. Bir diğer etken ise Trabzon'un dörtlü savunmasının önünde asimetrik olarak sürekli topun arkasında yer alan dörtlü bloğuydu. Asimetrik olarak yerleşmeleri, birbirine kenetlenmiş iki elin parmakları gibi düşünmek lazım. Aradan savunmayı açacak bir boşluk bulamazsınız. Vahid Hoca Emre ve Diego gibi iki tane yetenekli pas ayağının da önlemini bu şekilde almış oldu.

Takımların paslarla sahaya yayılışı yukarıda yer alan iki görseldeki gibi. Buradan Trabzonspor'un sahaya çok iyi yayıldığını, hem kanatları hem de merkezi kapattığını görebiliyoruz. Normalde oyunun hakimiyetini rakibine bırakan bir ekipte beklerin daha geride kalmasını beklersiniz. Ancak Trabzonspor bekleri, daha önde savunma yaparak Fenerbahçe'de Gökhan ve Caner ikilisinin etkinliğini tıkamış. Bu iki görselden çıkarılabilecek en etkili sonuçlardan birisi bu bence. Zaten Caner ve Gökhan ikilisini daha geride karşılayıp, ikinci bölgenin kendi yarı sahanızdaki kısmında topla buluşmalarına fırsat tanırsanız kanat atakları yağmuruna tutulursunuz. Bunu geçtiğimiz sezon defalarca yaşadı takımlar. Ancak Halilhodzic bunu çok iyi tespit etmiş ve önlemini almış. ama İsmail Hoca'nın da buna dikkat etmesi gerekiyor. Eğer rakipler, Fenerbahçe'nin hücumcu beklerini durdurmaya yönelik bu tip önlemler almaya devam ederse hücum oyunları ve çeşitliliği anlayışında değişikliğe gitmesi gerekebilir.

Geçen yıl Kadıköy'de Bursaspor'u 3 golle geçtiğimiz maçın sahaya yayılışları bu da. Geçtiğimiz sezonun tipik yerleşimlerinden birisi bu. Rakip orta alana kapanmış, kanatlarda ciddi boşluklar ve Fenerbahçe'nin bekleri açık gibi oynamış. Ayrıca Volkan Şen ile Taiwo arasındaki mesafeyle, Musa ile Waris arasındaki mesafeye(bir önceki görsel) dikkat etmek gerekiyor. Bekine ciddi şekilde yakın oynayıp onun rakiple bire bir kalmasını engelleyen Waris, Fenerbahçe'nin de etkili hücum silahlarından birisini kırmış oldu. Bu iki görseli kıyasladığımızda ortaya çıkan sonuçlar, Fenerbahçe'nin geçen sezonki yapısına alışan taraftarın, Trabzonspor maçından neden bu kadar rahatsız olduğunu ortaya koyuyor. Rakip doğruları fazlasıyla sahaya yansıtmış ve siz buna çözüm getirememişsiniz. Bir diğer çözüm yolu da Webo olabilirdi. Rakip hem merkezi hem de kanatları bu kadar iyi kapatmışken uzun toplar denemek mantıklı olurdu. Ancak Webo oyuna 80. dakikada girdi. Ayrıca Emenike-Selçuk değişikliği de daha önce gerçekleştirilip; Selçuk savunmanın göbeğine, Alves de en ileriye Webo'nun yanına partner olarak gönderilebilirdi. Sürekli top şişirip Alves ve Webo'nun hava hakimiyetinden faydalanmayı ve Kuyt'ın, Emre'nin ve Alper'in indirilen toplarla pozisyonlara girmesini deneyebilirdi İsmail Hoca. Bazen bu tür seçenekler biraz akıl dışı gibi dursa da birçok takım bunu yapıyor ve sonuçlarını da alıyor.

Genel anlamda kısır geçen bir 90 dakikaydı. Diego'lu sisteme tam adapte olabilmemiz biraz zaman alacaktır. Bu zaman içinde içeride ve dışarıda farklı oyun ve oyuncu yapısı kullanabiliriz. Tabii hoca bu konuda ne düşünür bilemem ama bence buna ihtiyaç var. Elde farklı şekillere girebilecek alternatifli bir kadro var. Bundan maksimum düzeyde verim alabilmek, teknik adamlığın  kalitesinin ispatıdır. İsmail Hoca bu sınavda rüştünün ispatlayabilecek mi hep birlikte göreceğiz. Ancak bu süreçte daha ilk puan kaybında homurdanmak yerine sabredip, destek olup zamana bırakmalıyız olayları. Sonuçta geçen sene Ersun Hoca daha kötü başlamıştı lige. Ancak zamanla takım oturdu ve adeta son 6-7 haftayı şampiyon rahatlığıyla oynadık. Bu sene de ipi göğüsleyebilmek için aynı sinerjinin yaratılması ve sabırların artması gerekiyor. Yolumuz açık olsun.

Not: Büyük takımlar puan kaybettiğinde hep gol bulamamasıyla eleştirilir. Ancak doğru savunmayı yapan rakiplerini de tebrik etmek gerekiyor. Bu açıdan Vahid Halilhodzic'i tebrik ediyorum. Uygulanabilecek en etkili savunmalardan birisini uyguladı ve kilitledi Fenerbahçe'yi. Geriye komple yaslanmak ile doğru savunma hamlelerini uygulamak arasında dağlar kadar fark vardır. Bu farkı bu maçta da gördük. Eğer Trabzonspor bu savunma anlayışına uygun olarak hücum varyasyonları da deneyip geliştirirse özellikle de Avrupa Ligi'nde ciddi başarılara ulaşabilir. Tabii ki tek maçlık bir yorum bu ama umut verdi kendi taraftarına Trabzonspor.

Not2: Rakamsal ve görsel istatistikler için: http://tr.matchstudy.com/TSL2014-15/TSLmain.aspx

(Sokriston)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder