28 Şubat 2015 Cumartesi

İNANDIK SİZE BU SENE!


Bana göre sezonun en kritik ikinci virajına girmiştik iki hafta önce oynadığımız Anadolu Efes maçıyla. İlk kritik virajı Top 16 başladığında ilk üç haftada skor açısından başarısız geçtik. Oyun anlamında bugünlerin sinyallerini versek de içeride oynadığımız CSKA ve Oly maçlarından mağlubiyetle ayrılmak ister istemez başarısızlık imajı oluşturdu kafalarımızda. Geçmiş yıllardan süregelen problemimiz ise bu durumlarda mental olarak çökmemizdi. İşte burada en büyük etken; Zeljko Obradovic. Takım bu iki kritik virajın arasındaki dönemde maç sonu oynama alışkanlığını da edinerek kayıpsız geldi Efes maçına. Efes maçıyla başlayan süreci daha önemli addetmemin sebebi, gruptaki sıralama açısından belirleyici maçlar olmaları(ydı). Ülker Arena'da yenildiğimiz CSKA maçından çıktığımız andan itibaren Rusya deplasmanında sürpriz yapabiliriz diyordum. Nitekim yaptık da. Bu tatlı sürpriz yanında CSKA'ya karşı ikili averaj avantajını da bize getirdi. Galibiyetin verdiği coşku ve mutlulukla biraz taraftar kokabilir bu yazı. Muhteşem bir zaferle döndük Moskova'dan. Emeği geçen herkese teşekkürler ve tüm takıma tebrikler diyerek girişi sonlandıralım.




Analiz kısmına geçmeden takımın mental olarak ayakta kalışına da kısaca yer vermek istiyorum. Önce içeride uzatmada kaybedilen CSKA Moskova maçı, iki hafta ardından son dakikalarda kaybedilen Olympiakos maçı ve ardından kayıpsız geçilen bir Top 16 süreci. Üstelik Malaga gibi deplasmanlarda son dakikalarına başa baş girilen maçlara rağmen kayıpsız atlatılan bir süreç bu. Takip edenler biliyor zaten ama gerçekten değinmeden geçmek Obradovic'in şu yaptığını anlatmamak içime sinmiyor. Euroleague'in bir hafta ara verdiği dönemde Türkiye Kupası oynandı. Şehir dışında olduğum için final maçı haricindeki maçları izleyemedim. Lig ve kupayı pek de önemsediğimi ve düzenli takip ettiğimi de söyleyemem. Hem evde olmam hem de finalin lig finalinde de muhtemelen rakibimiz olacak Efes'e karşı olmam hasebiyle final maçını izledim. Rezil bir maç oynadık. Bu sezon Panathinaikos deplasmanıyla beraber en kötü performansımızı sergiledik. Önemli olmasa da işin ucunda bir kupa vardı ve ligdeki en ciddi rakibimizle karşılaştık finalde. Takım yine buna takılmadı. Moskova'da takır takır oynayarak kazandı. We have Obra they don't diyerek bu kısmı da geçeyim ve analize başlayayım.




Cska'yı boğduğumuz bir ilk çeyrek izledik. Özellikle 10-0 başladığımız kısımda gerek hücumda gerek savunmada her şeyi neredeyse kusursuz yaptık. Periyodun bitimine 5.44 gibi bir süre kala 10-0'ı yakalamıştık. O dakikadan sonra hücumumuz biraz teklemeye başladı. Özellikle Bogdanovic harika bir ilk çeyrek (ve maç) oynadı, skor olarak çok ön plana çıkmasa da savunma aklıyla takımın bu kadar derli toplu olmasının ana sebebiydi bana göre. Gerek ribaund katkısı gerek savunmada yer alışı ve hamleleriyle sabahlara dek övgüyü hak etti genç oyuncu. Oğuz çok formda bir dönemden geçiyor ve biz de kendisinden maksimum verimi alıyoruz neredeyse. Periyot genelinde savunma olarak yumuşak kalabilecek bir beşle oynamamıza rağmen 10 sayıda tuttuk CSKA gibi bir takımı. Goudelock'ın neredeyse tamamında oyunda olduğu bir çeyrekten bahsediyoruz üstelik. Pivot pozisyonunda Oğuz ve Zoric'in sürelerin çoğunu aldığı bir ilk periyottan bahsediyoruz. Harika bir yerleşim vardı savunmada. Bje ve az önce de söylediğim Bogdan bu savunmanın ayakta durma sebepleri. Gou'ya yardım götürebilen Bje, Zoric ve Oğuz dışarı çıktığında pas yollarını kapatan Zisis ve Bogdan. Akıllı savunma yapan oyuncuları o kadar özlemişim ki tekrar tekrar yazıyorum. Top 16 başladığından beri bu takım Euroleague'in en iyi savunma takımlarından birine dönüştü ve hala hem hayretle hem hayranlıkla izliyorum bu durumu. Bu savunmanın üzerine çeyreğin yarısına kadar hücumda da spacing'i çok iyi ayarlayınca müthiş bir ilk çeyrek geçirdik. İlk çeyrek için Fenerbahçe Ülker adına düşülebilecek tek olumsuz not; Zisis ve Oğuz'un ikişer faul almasıydı.




İkinci çeyreğin sonunda skorun neredeyse dengelendiğini gördük. 37-39 idi skor devreye girilirken. Skor olarak dememin sebebi periyodun genelinde aslında takımı beğenmiş ve bu skoru hak etmediğimizi düşünmem. Yine de anlık dahi olsa konsantrasyon kaybının bu seviyelerde nelere mal olacağını da gösteren bir skor bu. CSKA'nın maçın içine girebilmesi ve maçın kontrolünü ele alabilmesi için skor üretmesi gerekiyordu. Özellikle kısaların etkin oyunuyla bunu başardılar da. İkinci çeyreğin ilk kısmında daha ziyade bire birler üzerinden Teodosic ve Weems ile oyuna tutundular. Ardından oyuna giren Nando De Colo maç boyu en etkili isimlerden biri oldu ve ikinci çeyrekte de hemen katkı vermeye başladı. Periyodun ilk bölümünde pas yollarını yine iyi kapattığımızı gördük. Buna rağmen CSKA hücumunu yeterince engelleyemedik. Bunun ana sebebi ise 2.25 kala İtoudis'in aldığı moladan sonra savunmada kısa süreli yaşadığımız konsantre kaybıydı. Bu molaya gelindiğinde skor 27-35 idi. Kalan 2 dakika 25 saniyede 10 sayı yedik. İlk çeyrekte bitime 4.32 kala Weems ile ilk basketini ve sayılarını bulan CSKA'dan 14 dakika 32 saniyede 37 sayı yedik. Çok iyi başladığımız maçtaki avantajımızı kaybettik özetle. Moladan sonra CSKA basketi buldu ve farkı altı sayıya indirdi. Sonraki hücumdan boş döndük. CSKA'nın hücum ettiği o pozisyon çok şeye mal oldu işte bize. Çok iyi enerji koyduk o pozisyonun savunmasında ve iki kere top çalmanın kıyısından döndük ama 1-2 saniyelik dikkatsizlik, köşedeki De Colo'nun boşken topla buluşup üçlüğü yollamasıyla cezalandırıldı. Maç bir anda 32-35'e geldi ve ardından Obradovic teknik faul aldı. Bir iki pozisyon sonra Kirilenko topu taşımaktan yorulsa da faul düdüğü geldi. Hakem tanıdık bir isim: Luigi Lamonica. Neyse hakem hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. Bu krize rağmen fena bitirmedik periyodu. İlk yarıda ribaund konsantrasyonu inanılmazdı takımın. Maça nasıl motive olduğumuzu gösterir nitelikteydi ribaund pozisyonları.



3. periyot genelde olduğu gibi skor yükünün uzunlara bindiği bir çeyrek oldu bizim adımıza. 8.48 kala Bogdan üçleyerek kenara geldi ve son çeyrekte ancak oyuna tekrar dahil olabildi, 12 dakika kadar kenarda oturdu. CSKA'da da 3.13 kala De Colo üçleyerek kenara gitti. Artık kim daha az hata yaparsa o öne geçiyordu bu çeyrekte. Karşılıklı sayılarla yine başa baş geçti ve 58-59 girildi son çeyreğe. Oyunculara ayrı değinmek istediğim için burayı kısa geçiyorum.




Savunmaların ön plana çıktığı bir son periyot izledik genel olarak. Bogdan'ın girdiği bölüm yani 6.45 kala skor 62-63'e gelmişti, bu da savunmaların ön planda olduğunun göstergesi. Hines'ın daha aktif olduğu ve bizi ribaundlarda zorladığını gördük periyodun başında. İkinci yarıda ilk yarıya oranla ribaund konsantrasyonumuzun düştüğünü söyleyebiliriz. İtoudis 3 faulü olan De Colo'yu kenarda çok fazla tutmadı ve 8.16 kala oyuncu 4. faulünü de yaptı fakat İtoudis onda ısrar etti. Israr etmesini de anlayabiliyorum. De Colo maç boyunca başımıza en çok problem açan oyuncu oldu. Fiziğinden ötürü eşleşme problemi yaşatıyor zira. Savunmada Gou gibi defolu oyuncularımız da olunca savunmak hepten zor oluyor. Obradovic'in sık sık oyuncu değiştirdiği ve "ben buradayım, artık İtoudis'i yenmenin zamanı geldi." dediği bir periyot oldu. 2.27 kala De Colo, 1.17 kala Vesely beşleyerek kenara gittiler. Hala başa baş giden maçın en kritik ribaundunda Bjelica inanılmaz bir çabayla ribaundu çekti ve topu korumayı başardı. Ardından olanlar oldu ve Milos Teodosic çıldırdı. 45.6 saniye kala 72-74 giden maçtan diskalifiye edildi ve Bjelica serbest atış çizgisine geldi. 3/4 atınca ve Milos atılınca maçın kazananı belli oldu ama ikili averaj için taktik fauller geldi. Maç 75-81 sona erdi. Teodosic'in yaptığı akıl alır gibi değil onu da belirtelim. 45 saniye var ve fark iki sayı, ne gerek var? 



Bana göre maçın adamı Bogdan'dı. Parkede olması takıma çok ama çok şey katıyor. Hem savunmada hem hücumda. İki pozisyonda Bjelica'ya pas vermek için gereksiz bir kararlılık sergiledi onun dışında da hata yapmadı zira. Goudelock'ın hakkını da verelim. Artık ikili sıkıştırma geldiğinde eskisi gibi saçmalamıyor ve doğru adamı bularak kolay sayı bulmamızı sağlıyor. Pas yapamadığımız ve baskının üzerine yoğunlaştığı anlarda topu pat pat yere vurup sonra potaya savurmaktan başka bir opsiyon da oluşturuyor kendisine. Bunu törpülerse takım seviye atlar. O anlarda sıkıştık mı çare bulamıyoruz ve top genelde kendisinde oluyor. Alkışlar Drew'a gitsin diyelim. Maç genelinde yaptığı doğru tercihlerle keyfimizi yerine getirdi. VESELY. Koca yürekli bir adam. Alakasız olacak belki ama bana Tuncay'ı andırıyor inanılmaz eforu ve enerjisiyle. Çok ekstra katkılar sağlıyor takıma ve günden güne kendisini geliştiriyor. Son zamanlarda serbest atış çizgisinden daha iyi görüyoruz kendisini ve seviniyoruz. Maç ne zaman zora girse, momentum karşı tarafa kaysa devreye giriyor. Profesör Bjelica, ribaundlarda takımı ayakta tutan yegane isim. Bugün zaman zaman içeriyi çok zorlayıp boş da dönse özellikle ilk yarı harika oynadı. Oyun içi zaman zaman kopabildiğini biliyoruz. Bugün bunu da pek yaşamadı üçüncü çeyrekte kısa bir dönem haricinde. Milos atıldıktan sonra çizgiden 3/4 atarak maçı bize getiren sayıları da kaydetti. Semih kısa sürede kendisinden beklenen katkıyı yerine getirdi. Özellikle Vorontsevich'i poster ettiği pozisyon harikaydı. Zoric de gerekli katkıyı fazlasıyla verdi. Kritik yerlerde ribaund için savaştı ve savunma zaaflarını takımın da yardımıyla örtmeyi başardı bugün. Hücumda çok iyi bir bitirici olduğunu zaten biliyoruz ve orada da katkı sağladı. Savunmada problemli olduğu için savunma katkısı en azından savunmayı bozmaması çok daha önemli. Hücumda katkıyı veriyor zira. Hickman'ın önemini sakat olduğu dönemde daha iyi anlamıştık. Tecrübesiyle bile ciddi bir katkı sağlıyor takıma. Bir de çok bahsedilmeyen bir özelliği var; fast break ve transition savunmasında Avrupa'nın sayılı kısalarından biri. Bugün Hines'ın pozisyonuna ne güzel yetiştiğini hatırlarsınız ve bunu her maç yapıyor. Emir de öyle aman aman bir gününde olmasa da gerekli katkıyı verdi. Zisis formsuz bir dönemden geçiyor. Kendi standartlarının altında özellikle hücumda. Bu formsuzluğu atacağına inanıyorum ben.

Daha güzel galibiyetlerde görüşmek dileğiyle.

(Aybars Elmacıoğlu - @aelmacioglu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder