16 Mart 2014 Pazar

HIRS VE GÖZYAŞI İLE GELEN 3 PUAN

Fenerbahçe, kalesinde 2 net gol pozisyonu vererek başladı maça. Ne olduğunu ne oyuncular ne de taraftar anlayabildi. İlk dakikalarda yaşanan bu şokun ardından Fenerbahçe tempolu oynama isteğini gösterdi. Ancak Hikmet Karaman akıllı önlemler alarak başlamıştı maça. Sow ile Kuyt iyi marke edildi, orta alanda Alper'in deliciliği karşısında da ciddi bir duvar vardı. Gökhan ve Caner'in tehlike oluşturacağı kanatlar da Erciyes oyuncuları tarafından kapatılınca işler Fenerbahçe için işler çok zorlaştı. Üretkenlikten uzak olan bu Fenerbahçe için belki en iyi çözüm 2. bölgede pas yapıp rakibin çözülmesini beklemekti ancak Ersun Hoca'nın öğrencileri oyun anlayışından taviz vermek istemiyordu. Yalnız oyunu ortadan kuramayan ve kanatlarına da önlem alınan Fenerbahçe için tek seçenek uzun toplar kalmıştı. 3. bölgede oynama arzusunun giderilmesi için tek yolu buydu ilk 30 dakikada sarı lacivertli oyuncuların. Ancak hava toplarında da fazla fırsat tanımadı Erciyes oyuncuları. 

Büyük takımların en önemli özelliklerinden birisi kötü giden maçı usta ayaklarının becerileri ile lehine çevirmektir. Bunu Kuyt ile gerçekleştirdi Fenerbahçe. 33. dakikada gelen güzel gol ile ibre sarı lacivertli oyunculara döndü. Bu gol Fenerbahçe'nin devreye moralli girmesini sağladı. 

İkinci yarıya kontrollü başladı iki takım da. Hikmet Hoca Fenerbahçe ile oynadığının farkındaydı ve bu yüzden risk almaya hemen girişmedi. Son 20-25 dakikaya kadar arkada açık vermeyip dikkatli hücum etmeye çalıştı Erciyes. Bu noktada Ersun Hoca'dan doğru bir değişiklik geldi ve Meireles, Alper Potuk'un yerine oyuna girdi. Zaten fazla üretken olamıyordu Alper oyun yapısı nedeniyle. Kontrollü olan rakibe karşı pas trafiğine katılacak ve Emre'yi de rahatlatıp üretken kılacak bir isim lazımdı takıma ve bu değişiklik de faydalı oldu bu açıdan. Ancak hesapta olmayan şey Gökhan'ın yapacağı penaltıydı. Durum 1-1 geldi ve taraftar "acaba" dedi. Çünkü çok üretken değildi Fenerbahçe ve son yarım saat vardı oynanmış. Ancak tüm bu düşünceler sadece 1 dakika sürdü ve sol kanattan Emre-Caner ikilisi ile gelişen atakta Emenike golü buldu ve ibre tekrar Fenerbahçeye döndü. Bu golden sonra artık Hikmet Hoca'nın öğrencileri risk almaya başladı. Orta sahayı sağlam tutuyordu Fenerbahçe ve geri dörtlüsü de buna eşlik ediyordu. Yapılan baskılarla rakip top kaybına zorlanıyordu ve ciddi kontra ataklar yakalanıyordu. Ancak hem Emenike hem de Sow ciddi fırsatlar harcadı ve taraftar bir türlü oh çekemedi. Ardından Sow çıktı ve yerine Salih girdi. Oyunu daha iyi tutmaya başladı Fenerbahçe ve bu dakikadan sonra ciddi bir tehlike yaşamadan da noktaladı maçı. 

Rakiplerinin puan kaybettiği haftada 3 puan alan Fenerbahçe farkı 8'e çıkardı. Çok üst düzey bir oyun olmasa da üstün mücadele ve hırsla kazandı Fenerbahçe. Ancak deplasmanda bu oyun yetersiz kalacaktır açıkça görüldü bu. Golcülerin form tutması şart. Orta sahanın ise üretkenliğini artırabilmesi gerekiyor. Genel olarak iyi bir oyun sergiledi orta alan oyuncuları ama hücum organizasyonlarında yönetme işini fazla yapamadılar. Tabii Ersun Hoca da bu eksiklerin farkındadır ve bitime 9 hafta kala dersini çok çok daha iyi çalışıyordur. Güvenmeye ve beklemeye devam.

Sow

Fenerbahçe taraftarının içini parçaladı sow. Değinmeden geçemediğim isimlerin başında geliyor kendisi bu maç için. Hırsı ve mücadelesi çok iyiydi ama aradığı o golü bir türlü bulamadı. Lakin Fenerbahçe taraftarı için kaçan goller sadece "canın sağ olsun"du. Ayrıca Sow'un gözyaşlarına 50 bin kişinin alkışla cevap vermesi Fenerbahçe futbol takımının ve taraftarının bütünlüğüne en güzel örnekti. Artı olarak üç dört tane gol kaçırdığı için ağlayan bir oyuncu, takımının şampiyonluğa ne kadar inandığını net bir biçimde gösterir. Fenerbahçe'nin bu sezonki en büyük farkı zaten bu inancı oldu.

(sokriston)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder