Basketbolda oyun kurucu ve pivot mevkiilerinin öneminden hep bahsedilir. Kısmen doğrudur da. Yine de basketbolun birçok spor disiplinine göre daha çok "takım olma" nosyonunu içerdiği malumunuz. Bu yüzden oyun düzeninde sadece bir mevki bile aksadığında planlar istediğiniz gibi gitmeyebiliyor. Şöhretli oyuncularla döşeli bir ilk 5 veya 12 kişilik kadronun sizi başarıya götürmesi ancak bu şöhretlerin görev paylaşımını iyi yapması, iyi paylaşması, iyi takım olması ile mümkündür. Bu böyle olmasaydı Kobe Bryant, Steve Nash, Ron Artest, Pau Gasol ve Dwight Howard'lı LA Lakers kadrosunun tereddütsüz başarılı olması gerekirdi. Ya da bu seneki Bayern Münih, Unics Kazan, EA7 Milano takımlarının da Euroleague performanslarına bakarsak kadrolarının hakkını verememiş olduklarını görebiliyoruz. Elbette bu konu hakkında vermek istediğim mesaj "iyi oyuncular alın ve sonra onların iyi takım olmasını bekleyin" değil. Kilit nokta aslında bu kadroyu kurma aşamasında oluşacak takım kimyasını öngörmekte başlıyor. Transfer komitesi, genel menejer, koç doğrultusundaki sezon öncesi planlaması bu yüzden çok önemli. Basketbolda daha da önemli. Tabii ki işler bununla da bitmiyor. Daha sonra kadroya en uygun basketbol oyunlarını oynatmak koça düşüyor. Basketbol koçlarını efsane yapan da bu sebeptir.
Bu girizgahı Fenerbahçe Ülker ve Fenerbahçe Kadın Basketbol takımının birer problemi için yaptık. Fenerbahçe Ülker'den başlayalım. Basketbolda kısa forvet pozisyonuna çok önem verdiğim yakın çevremce bilinir. Çünkü bir takımın üç numarası her işten "en azından" biraz biraz yapabilmeli, fundementalı yüksek olmalı. Fenerbahçe Ülker'in klasik düzeni ise 3 guard ve 2 forvet üzerinde şekilleniyor. Yani 1 numarada oynayacak olan Kenan Sipahi, Nikos Zisis veya Ricky Hickman'ı saymazsak Bogdan Bogdanovic ve Andrew Goudelock 2 ve 3 numaraları oluşturuyor ve bu ikili yaklaşık 30'ar dakika süre buluyor. Her ne kadar sezona formsuz bir giriş yapmış olsa da (Dünya şampiyonasında oynayan diğer oyuncularımız için de geçerli idi bu durum) Emir Preldzic'in süresinin epey bir kısalmasına neden oluyor bu durum. Obradovic Bogdan ve Andrew ikilisinden hangisine daha "forvet" görevleri veriyor ya da böyle bir görev veriyor mu bilemiyorum fakat bu ikili aldıkları 60 dakikada "toplam" 5 asist ve 5 ribaunt yapabiliyor. Oysa ki CSKA'da Sony Weems bu istatistikleri tek başına yapabiliyor. Kadromuzda Emir varken ve çok büyük bir sıkıntısı yoksa muhakkak Goudelock ve Bogdanovic'in süresinden 3'er 5'er çalması ve minumum 25 dakika sahada kalması gerekiyor. Tabii ki Zisis, Emir gibi oyuncuların hücumda eline top değdirmemiz gerektiğini vurgulayalım. Aksi takdirde etkinlikleri ve verimlilikleri düşük kalacaktır, kaldı.
Fenerbahçe kadın basketbolunda ise kadro Tina Charles ve Angel Mccoughtry'nin becerileri üzerine kurulmuş durumda. Elbette ki bu iki oyuncu size şampiyonluklar getirebilir fakat bu iki oyuncunun yokluğu için de bir B planı olmak zorunda. Agnieszka Bibrzycka bu seneki Fenerbahçe kadrosunda kritik bir role sahip. Geçen senelerde Cappie Pondexter'ın verdiği katkı kadar olmasa da ona yaklaşmalı. Oysa ki çok da forvet özelliği olmayan Biba'nın çoğu zaman Angel ikamesi olarak kullanılması Fenerbahçe'nin hem bire birde hem de ribaunt savaşında bir adım geriye düşmesine sebep oluyor. Kübra Siyahdemir yetersiz, Cansu Köksal ise tecrübesiz bu pozisyon için. Tuğba, Birsel, Olcay, Bojovic ise hiçbir şekilde şut tehdidi yaratamıyor. Bu durumda savunulması pek de zor olmayan bir takım ortaya çıkıyor. Bu durumda Biba'nın 2 numara pozisyonu için ısındırılması hiç değilse istikrarlı bir şut tehdidi olması gerekiyor. Tina Charles ve Angel'ın yerlerinin garanti olduğu düşünülürse 4 numarayı Tuğçe ve Hollingsworth, 1 numarayı da Birsel ve Olcay ile kapatmak, Tina'yı N'dour ile, Angel'ı Cansu ile yedeklemek takım adına en iyisi olacaktır. Bojovic'i sadece Avrupa maçlarında kullanmak en makulu olarak görülüyor.
yazar: Dmitri Fedorovic
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder