20 Aralık 2014 Cumartesi

SEZON ŞİMDİ BAŞLIYOR

Bir ilk turun daha sonuna geldik. Daha önce de belirttiğimiz ve tecrübe ettiğimiz gibi ilk turun pek önemi yok Euroleague'de. Hazırlık kıvamında geçiyor ve takımın neler yaptığını, neler yapması gerektiğini göstermesi anlamında önem arz ediyor. Top 16 öncesi izlenimlerimi paylaşmak istedim. Önemli sürece yeni giriyoruz.

Turkish Airlines Euroleague C grubunu 8-2 dereceyle Barcelona'nın ardından 2. sırada bitirdik. Top 16 F grubundaki rakiplerimiz: Anadolu Efes, CSKA Moskova, EA7 Milano, Laboral Kutxa, Nizhny Novgorod, Olympiakos, Unicaja Malaga. İçerideki maçları kazanmak şart. Ben inanıyorum gruptan çıkacağımıza. Tahminim ve umudum zor da olsa 2. olarak çıkmamız.


İlk grubu ikiye ayırmak gerek. İlk 3 maç (özellikle OAKA'da oynanan Panathinaikos maçı) ve sonrası. Sezon başı olması itibarıyla ilk iki maçı kazansak da takımın dağınık görüntüsüne pek aldırmadım. Pana'ya deplasmanda mağlup olmak da olası bir sonuçtu fakat o maç karakter kırıntısı gösteremedik. İzleyenler hatırlar. Çok ağır ve ezici bir mağlubiyet aldık. Daha üzücüsü buna hiç reaksiyon göstermemiş olmamızdı. 





Takım o hezimetten sonra bir kademe yükseltti vitesi. İçerideki Barcelona maçı başa baş gitse de son dakikalardaki akıl almaz hatalarımızdan ötürü kaybettik. Önemli olan bu hatalardan ders çıkartmak. O mağlubiyet takıma daha büyük artı olarak bile dönebilir. En azından ne yapmamamız gerektiğini gördük. Biz salondan/ekran başından bunları görürken Obradovic'in görmemesi söz konusu değil zira. Bu maç da son mağlubiyetimiz oldu grupta. Devamında gelen ivmeyi sonuna kadar götürmeyi başardık.


Derece ve sıralamanın neredeyse hiç önemi yok. Daha önemli olan iki maç vardı ilk turda. OAKA'daki hezimetten sonra içeride oynanacak Panathinaikos maçı ve Barcelona deplasmanı. Mesaj maçı niteliği de taşıdığı için ayrı öneme sahipti bu maçlar. Özellikle de Pana maçı. İki maçtan da alnımızın akıyla çıktık. Panathinaikos'dan OAKA'nın hesabını Ülker Arena'da sorduk ve güzel bir galibiyetle ayrıldık sahadan. Barcelona maçlarının ikisi de son derece keyifli geçti. Deplasmandaki maçta sinmeden başa baş bir oyun oynasak yeter diyordum ben maçtan iki üç hafta önce. Navarro, Oleson gibi isimlerin olmaması ibreyi daha da ortaya döndürdü. Güzel bir oyunla oradan da uzatmalar sonucu galip çıktık. Neyse burayı çok uzattım.





Transfer geyiğine de gireceğim biraz. Pota altı savunması en büyük soru işaretiydi kafamda. Vesely ve yükselen formuyla Semih güzel cevaplandırdılar o soruyu. Tabii istikrar anlamında Semih hala bir soru işareti yaratıyor olsa da ben kendisine ve uzun rotasyonumuza güveniyorum. İkinci soru işareti sosyal medyada da önüne gelenin dillendirdiği oyun kurucu eksikliğiydi. 'Pure' point guard olarak tabir ettiğimiz tipte bir oyuncumuz yoktu, hala da yok. Eğer elit bir isim olmayacaksa ben böyle devam edilmesini daha uygun buluyorum. Takımda topu dağıtabilecek birkaç isim var zaten ve bu da zaman zaman problem olsa da güzel bir hücum esnekliği sağlıyor. Tam saha baskı geldiğinde ve oyun tıkandığında sıkıntısını yaşıyoruz daha çok. Calathes, Teodosic gibi elit bir oyuncu almayacaksak hiç almayalım. Sezon başı pek hesaba katmadığım dış savunmacı eksikliği bence en belirgini. Çöpçü olarak tabir edebileceğimiz bir 3 numara. İyi dış savunmacı iyi şutör bir forvet. Aklıma gelen ilk oyuncu Zoran Dragic mesela. Tabii o Nba'e gitti sadece oyuncu tipini örnekledim. Guard rotasyonumuz çok şişik. Hickman takım iyiyken olumlu gözüktü fakat hala gereksiz. Zira Bogdanovic ve Goudelock var aynı pozisyonda. Hickman'ın yollanıp savunmacı bir 3 numaranın alınması çok faydalı olur. 


Fenerbahçe Ülker bir hücum takımı. Savunmamız da geçen sezonki kadar dağınık değil. Yapısal anlamda birkaç soru işareti vardı sezon başı. Daha net gözlemler yapabildik bu süreçte. 


En büyük artımız NEMANJA BJELICA. Geldiğinden bu yana takımda en sevdiğim oyuncu için söylemiyorum bunu. Çok özel bir oyuncu. Eğer olumlu oynar ve oyun içi devamlılık da sağlarsa takımı kanatlandırıyor. Her anlamda nefes aldırıyor takıma. Yayı açıyor, dribbling yapıyor, saha görüşü pozisyonuna göre çok iyi vs. Pek de anlatmama gerek yok kendisini. Goudelock inanılmaz başladı sezona. Avrupa'nın en formda skorerleri içerisinde ilk üçte sayabiliriz kendisini şu an. Vesely müthiş bir enerji katıyor ve istatistiklerin ötesinde katkı veriyor. Bogdanovic takıma ısındıktan sonra ne kadar değerli bir oyuncu olduğunu tekrar gösterdi. Semih iyi oynadığı zaman pota altında fark yaratıyor. Hem savunma hem de hücum anlamında. Maç başlarında Semih üzerinden oynuyoruz genelde ve erken faul problemine sokuyoruz bu dönemlerde rakibi.





Maçlar daha ciddi olacak artık. Hücumdaki pas trafiğini maksimize edersek kolay durdurulamayız. Malzeme buna çok uygun. Zaman zaman yaptık ilk turda da ve sonucun ne kadar olumlu olduğunu da gördük. Bunu arttırarak devam edersek ve savunma konstrasyonunu da üst düzeye çekersek ve dış savunmada topa baskıyı etkili şekilde arttırırsak Madrid'e gitmek hayal değil. Yolumuz açık olsun.

3 yorum:

  1. F4 bu sene madridde milano gecen seneydi güzel yazi olmus elinize saglik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın Final Four 2015 Madrid'de. Teşekkürler düzeltim için.

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil